Yazılım 101 🧑💻
Ortaokulun başlarındayken Minecraft oynamayı çok severdim ve bunun tek bir sebebi vardı: Komut bloğu denen, size oyun içinde kodlama yapma imkanı sunan bir özellik. Farkında olmadan bu özellik sayesinde oyuna bağlanmıştım. Başta oyundaki büyük zaman harcadığımız işleri kolaylaştırmak istemiştim ve bunun için bir çare ararken bir kod parçasının bu işleri kolaylaştırabileceğini öğrendim. Bu kod parçası sayesinde kısa bir zamanda oyunda büyük etkiler yaratabilmiştim ve beni bu öylesine etkilemişti ki bir çok kod yazdım.
Bu sayede büyük oyun sunucularının satırlarca kod yazıp büyük paralar harcadıkları özellikleri bir bir kopyalayıp kendi kurguladığım oyunlara entegre ediyordum ve bundan çok büyük bir zevk alıyordum çünkü işin içinde yaratıcılık vardı. Yaptığım şeyi çok az insan benim yaptığım şekliyle yapıyordu ve kendini geliştirmek o zamanlar çok zordu.
Neyse ki benimle aynı tutkuyu yakalamış Ahmet adında benden yaşça büyük bir insanla tanışma imkanım olmuştu ve böylece çok başka teknikler öğrendim. Bir yerden sonra ondan edindiğim bilgilerde yeterli gelmemeye başlamıştı çünkü kompleks sistemler yapıyordum ve yaptığım sistemler aynı bir bilgisayar gibi çalışıyordu ki bunu şimdi fark edebiliyorum. Örnek verecek olursam sistemlerimin hafızası vardı ve hatırladığı veriler üzerinden kendi kurguladığım karar mekanizması sayesinde karar verebiliyorlardı. Bunlar kendi geliştirdiğim tekniklerdi ve şimdi düşündüğümde küçük yaşta tutkularımdan birisini keşfetmek gibi büyük bir şans elde etmiştim.
Elektronik 101 ⚡️
Okullar beni her zaman çok kısıtlayan bir nokta olmuştur. Bunun başlıca sebeplerinden birisi sanırım ezbere bilgilerin yığınla üstümüze yığılıp yaratıcılıktan nerdeyse hiç bahsedilmemesidir. Ama istisna bir ders vardı: Bilişim Teknolojileri ve Yazılım dersi. Bu ders bir dönem okula gitmek için heyecan duymama olanak sağlamıştı.
Derste öğretilenler fazlasıyla ilgimi çekmişti ve dersin büyük bir kısmı bize bırakılıyor, istediğimiz projeyle ilgilenebiliyorduk. Burada da Scratch gibi duymaktan baygınlık geçirdiğimiz programları kullanıyorduk. Evet, burada da çeşitli oyunlar geliştirdim fakat bunu zaten yapabiliyordum. Yeni bir şeye ihtiyacım vardı.
Bu noktada dersin benim için en önemli noktasına gelmiştik bu da elektronikle tanışmamdı. İlk başta ders hocamız -Nuri Hocam- bize kendin tasarla arabaları göstermişti. Bu, ortaokula başlamadan bile önce görmüş olduğum ve çok heyecanlandığım bir konseptti. Fakat daha geleneksel olarak elektroniğe ilk başta bildiğimiz Arduino kartıyla başladım.
Bu kartın o kadar fazla şey yapabileceğini o zaman bilmiyordum. Sadece içine kod yazıp bu şekilde gerçek hayattaki bir şeye dokunabiliyor olmak beni çok etkilemişti. Sonrasında bu karttan bir tane de kendim edindim, yanındaki gerekli elektronik parçalarıyla elbette.
Bu şekilde ışık yakarak olsun, sensörler üzerinden veri okuyarak olsun, bu farklı bileşenleri birleşitirip farklı görevler içinde kullanabilmek olsun, birçok şey geliştirdim. Ve bu geliştirdiğim şeyler insanları da etkiliyordu. Bu sayede ilgi alanımla insanları etkileyebileceğimin farkına varmış oldum.
Bu bana geleceği şekillendirebileceğime dair bir his vermişti ve bu kesinlikle her insanın hayatta deneyimlesi gereken bir his.
Bilgisayarsız Bilgisayar Kurdu 🧐
Artık ilgilendiğim işler vardı ve bu işlerin hepsi de bir bilgisayara ihtiyaç duyuyordu. Fakat o yaşlarımda bilgisayarım yoktu ve bilgisayarlara kolay bir erişimim de yoktu. Ya okula gidip bilgisayarların bulunduğu sınıfa girmem gerekiyordu ya da yakın tanıdıklarımdan istemem gerekiyordu ve bunlar öyle her istediğim an elimde bulunan imkanlar değildi.
Bu noktada bir bilgisayar keşfettim ve ilk başlarda düşüncesi çok işlevsel gelmişti fakat büyük bir hata yapacağımı o an fark edemedim. Bu, bildiğimiz bilgisayar tabletlerdendi ve bir şekilde bunu satın aldım. Bilgisayarın içinde Windows çalışıyordu ve bu sayede istediğim programları çalıştırabiliyordum. Fakat bu bilgisayar artık sizinde benimde pek duymadığım bir işlemciye sahipti: 32bit.
Bu işlemci o kadar kısıtlı ve yavaştı ki bilgisayarımda yaptığım her şey dakikalar arasında yapılabilecekken saatler sürüyordu. Bu sebepten yine diğer bilgisayarlara muhtaç kalmıştım ve bu uzun bir süre daha böyle devam edecekti.
Bu süre boyunca 3 boyutlu animasyonlar yapmak istemiştim ve o zamanlarda nadir bir örnek olan Panzoid adlı web uygulamasını o mükemmel işlevsel bilgisayarımda çalıştırmaya kalktığımda bilgisayar nerden geldiğine şaşırmış bir halde çalışmayı reddediyordu.
Bunu okulumdaki bilgisayarda çalıştırdığımda gayet güzel sonuçlar alıyordum. Bu noktada daha fazlasını isteyip Blender denen daha yaygın bir programı kullanmıştım. Bu da güzel çalışıyordu. Hatta bu sıralarda hayatımda ilk kez bir Linux işletim sistemini bilgisayar üzerinde deneyimlemiştim.
Bu işletim sistemi okulda sadece tek bir bilgisayarda çalışıyordu ve bu kadar az bilinmesine rağmen böylesine işlevsel olduğunu gördüğümde fazlasıyla şaşırmıştım. Kısa bir süre sonra bu bilgisayara bildiğimiz Windows tekrar yüklenmişti fakat bir kere aklıma girmişti bu işletim sistemi.
Bunun üzerine kendi bilgisayarıma kurdum ve bilgisayarım artık çok daha hızlı çalışıyordu. Bu sayede bilgisayar beni bir dönem daha bu şekilde idare etti. Ardından bu işletim sisteminin özellikle içinde iyi çalıştığı bir bilgisayar keşfettim ve Raspberry Pi adlı bu bilgisayarı satın aldım.
Bu bilgisayar çok farklı projeler yapmama olanak sağlayacaktı. Öyle bir noktaya gelecektim ki evimde 7/24 çalışan bir sunucum olacaktı ve bu bilgisayarı bugün bile kullanıyorum, kullanmanızı da kesinlikle öneririm.
Teknolojinin okulu mu olurmuş? 🚀
Artık ortaokul bitiyordu ve okuldan ayrılmadan önce çok sevdiğim fen öğretmenimiz bize Deneyap denen -Türkiye'de bu kadar büyük çapta eğitim veren örneğinin tek olduğu- bir teknoloji atölyesinin başvuru formunu paylaşmıştı. Tabii o sırada ben bunu çok ciddiye almamıştım çünkü bazı önyargılarım vardı, bu sebepten görmezden gelmiştim. Sonrasında uzun bir süre geçti, corona olayları falan patlak verdi ki o kısmı çok iyi biliyorsunuz. Bu sırada başvuruların son gününe gelmiştik, öyle oluncada kulağımıza daha da bir çalınır olmuştu.
O sırada dayım bu fırsatın ne kadar büyük olduğunun farkına varıp beni zorlayarak bu başvuruya dahil etmişti ki şimdi ne kadar teşekkür etsem az. Ben yine bütün başvuru süreci boyunca önyargılarımı korumuştum. 2 aşamalı bir sınavdan geçmemiz gerekiyordu. İlkinden bir şekilde geçtim, derslerim o zamanlar kötüydü ve bunun üzerine bir sınavdı. Sonrasında uygulama sınavı denen çok illet bir sınav vardı. Bu hem el becerisi gerektiren hem elektronik bilgisi gerektiren hem de pratik zeka gerektiren bir sınavdı diyebilirim ve bu süreçte ne kadar iyi bir performans sergilediysem o kötü derslerimden olan sınavdan aldığım puanın etkisini azaltmıştım.
Böylece Deneyap atölyesine katılmaya hak kazandım ve 60 bin öğrencinin içinden 4 bin öğrencinin içinde bulunduğu bir kesime girdim. Şartlarımın ne kadar kötü olduğunu düşünürsek bununla gurur duyuyorum. Bu sayede bu atölyede güzel hazırlanmış bir müfredatın eşliğinde teknolojinin çok farklı konularını öğrendim. Bunlar üzerinden yarışmalara katıldım, kurduğumuz takımla beraber yarışmaların çoğunda iyi sıralamalar yaptık. Takımımla beraber 1'lik veya 2'liğe çok kez layık görüldük ve her şeyden önemlisi değerli hocalarımız vasıtasıyla çok fazla şey öğrendim.
En çokta Cemaleddin hocam ardından diğer değerli hocalarım eşliğinde burdan hepsine büyük şükranlarımı sunuyorum. Böylesine değerli fırsatları hayatınıza geldiğinde benim gibi ilk başta elinizin tersiyle itebilirsiniz fakat ikinci kez baktığınızda o şeyin değerini göreceksiniz. Bunu aklınızda bulundurmanızı öneririm.
Bu Raspberry Pi ne ola ki? 🔌
Sanırım ortaokulun sonuydu. Yavaş yavaş o elimdeki Arduino kartının sınırlarını zorladığım bir döneme denk geliyordu. Daha güçlü bir programlanabilir elektronik kartına ihtiyaç duymuştum.
Bu sırada Raspberry Pi'yi keşfettim. Diğer bir başlıkta da değindiğim sebeplerden dolayı bu kart bana büyük bir kapı araladı diyebilirim. İlk başta üstündeki pinler sayesinde Arduino'nun sahip olduğu neredeyse bütün işlevleri yerine getirebiliyordu.
Sanırım her şeyden öte, sunucu fikri ilk kez bu noktada bana yapılması imkansız bir şeyden, evde bile sabah akşam demeden çalıştırabileceğim bir konseptte dönüştü.
Bu sunucuda evimin ağ trafiğini yönetebiliyor, Discord botu sunabiliyor, evimdeki teknolojileri otomatize edebiliyor, web sitemi bu noktadan tüm dünyaya paylaşabiliyor ve bir bulut sunucusu çalıştırarak buradan verilere evde olmasam da erişebiliyordum.
Ve buna benzer daha birçok özellik... Böylesine bir imkanın şu anki ekonomide ucuz denebilecek bir fiyata denk gelmesi bence büyük bir fırsat. Kullandığım her türlü uygulama ve web sitesine böylece bakış açım değişti diyebilirim çünkü bütün bu şeylerin arkasında nasıl bir sistemin çalıştığını, kurduğum yazılımlar sayesinde öngörebilme fırsatım vardı.
Sonsuz imkanlar makinesi 🤯
Deneyap atölyesinde ilk aldığım eğitim 3 boyutlu tasarım programlarının nasıl kullanılacağı üzerine tasarım, prototip ve üretim süreciyle alakalıydı. Ve bunun son noktası olan üretim için atölyemize tahsis edilmiş tam 3 tane 3 boyutlu yazıcı vardı ve bunların nasıl kullanılacağını az çok öğrenmiştik.
Bunun üzerine Deneyap'ta katıldığımız bir şenlik için yaptığım bir tasarımı bu 3 boyutlu yazıcıdan çıkarma imkanım olmuştu ve bu beni etkileyen bir süreçti. Çünkü her ne kadar uzun sürse de makine hiç pes etmeden nozül denen o ağız kısmından saatlerce erimiş bir plastiği akıtarak katman katman işleye işleye en sonunda makinenin bu sabrının bir ürünü olan milim milim tasarladığınız tasarımınızı elinizde bulabiliyordunuz.
Bu ne kadar şaşırtıcı bir teknoloji değil mi? Hem de bu teknoloji artık evimize girebilecek bir komplikeliğe indirgenmişti. Ben de bu sebepten bir tane edinmek istedim.
Bu heyecanla, makul bir fiyata Çinli bir üreticiden bir tane edindim. Ve o kadar fazla insanı dinlemiş ve izlemiştim ki makine elime ulaştığında hiçbir kaynağa bakmaksızın üç boyutlu bir parça çıkarmayı başarmıştım.
Çıkardığım parçaya Benchy deniyordu ve mükemmel bir histi bunu yapabilmek. Sanırım çoğu büyük projemin giriş noktası da bu oldu. Böylece istediğim parçaları evimde üretebiliyor ve sorunlara gerçek hayata etkisi olan türden çözümler üretebiliyordum. Bir şeyler üretebilmenin insana yüklediği güç azımsanamaz seviyede. Bu deneyimlenmesi gereken bir şey kesinlikle.
Kitaplar başka bir evren 📚
Kitap okuyan bir insan değildim aslında ve kitap okuyan insanların edebiyat aşığı, matematikle ilgisi olmayan veya diğer insanların ilgisini toplamak için yaptığı bir etkinlik gibi gösterilmesi sebebiyle kafamda belirli bir kalıba oturmuştu. Ama böylesi tabloların yıkılması elzemdir. Evet, kalıplara güvenmemek gerek çünkü kitapların herkesin okuyabileceği bir kalıpta olması daha doğrudur. Bunu daha fazla kitap okudukça fark ediyorum çünkü aslında bunun herkese yararı olabilecek bir etkinlik olduğunu görüyorum.
Okuduğum her kitapta bir miktar değiştiğimi görüyorum. Bunu bazen büyük çapta hissediyorum, bazen küçük çapta ama bu değişiklik her zaman benim yararıma oluyor. Ders çıkarmama yardımcı oluyor. Bu da kitapların ne kadar cömert olduğunu görmeme olanak sağladı çünkü bazı insanlar vardır sizi sürekli kötü yola saptırmaya çalışırlar.
Mutluluğunuzdan mutluluk duymazlar, aksine bundan nefret ederler ama kitaplar sizin mutluluğunuza da eşlik eder, hüznünüze de. Bu sebepten klişe bir lafta olsa gerçekten çoğu zaman kitaplar sizin dostunuz oluyor.
Cömertliği bilime dayalı kişisel gelişim kitaplarından gördüm bana bilimin ışığında hayatın nasıl düzenlenebileceğini en iyi onlar öğretti ve bundan fazlasıyla faydalanıyorum. Sizi bir maceraya ortak eden insanların gerçek öykülerini okuduğumda o insanlarla aynı hisleri yaşadım. Kendimi tartışmalı diyalogların içersinde de buldum. Bunlar benim bakış açımı değiştirdi, olaylara daha sağlıklı bakmamı sağladı ve bunun gibi birçok sebepten evet kitaplar çoğu zaman size diğer insanlardan daha çok şey verirler.
Zeka küpü ismini hak etmiyor 🥸
Zeka küplerinin zeka ile alakası olmadığını söylediğimde insanlar genelde şaşır ama evet, gerçektende ortalama bir zekaya sahip herkesin çözebileceği basit bir puzzledır bu ve bu en sevdiğim hobilerimin arasında yer alır.
Yaptığın çeşitli hareketlerin bir sürece yarar sağladığını bilerek ve hesaplayarak işini yaparsın. En sonunda vardığın sonuç seni mutlu eder, bu da küpün çözümüne ulaşmaktır ve bu çözüme ulaşırken geçen süre, çözdükçe ve pratik kazandıkça gitgide azalır ve bu süreci görebiliyor olmak da insana büyük bir haz verir.
Ayrıca bu sürecin içindeyken bu işi hobiniz olarak yapıyorsanız hiç baskı altında hissetmiyorsunuz. Buna böylesine rekabetçi bir sistemin içinde bazen ihtiyaç duyarsınız. Hobilerinizin en büyük görevi de burada öne çıkıyor. Hobi edinin, edindirin!